Yazı

ZIKKIM OLSUN

Yazılarımda bazen kullandığım bir atasözü vardır.
“Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış ”diye…
Nedense bu cümle ülkemizde pek sık kullanılır oldu.

Yıllardır “YOK”luğu istenen bir kurum olan “YÖK”ün başkanı, arkadaşı ile sohbet ederken İmam Hatip Liseleri için güya “kapatalım şu zıkkımları” demiş ve orada bulunan üçüncü şahıslar bu cümleyi farklı değerlendirip manşetlere taşımışlar.
Haydi buyurun alın, işte size yeni gündem.

Solcular YÖK Başkanı istifa etsin der, sağcılar özür dilesin der, gazetecilere, köşe yazarlarına da derhal ahkam kesmek düşer. 

Ben ahkam kesmeyeceğim.
Bu “garip ve yalnız” ülkenin mahzun insanlarından biri olarak üzüldüğümü bildirmek istiyorum.

Bir ülkede gerek ihtiyaçtan doğan, gerekse olmazsa olmaz diye düşünülen okullar, kurumlar açılır mı?
Açılır.
Bu okullar devlet denetimine tabii midir?
Elbette.
Müfredatını yaptıran, bu okullarda hizmet verecek öğretmenleri atayan Devletin Milli Eğitim Bakanlığı mı?
Evet.
Bu okullarda okuyan çocukların eğitiminden, öğretiminden bu öğretmen ve idareciler sorumlu mu?
Evet.
Peki bu okulları kimler açar?
Bu kurumları iktidarda olan, sağcısı da solcusu da açar. 
Kurdeleleri keserken hepsinin yüzünde gülücükler vardır, hayırlı uğurlu olsun diyerek uzun söylevlerle açılışları yaparlar.
Bu okulların yapımında maddi desteği kim verir?
Halk.
Bu okullarda ve diğer eğitim kurumlarında görev yapan kişilerin maaşları nasıl karşılanır?
Halktan toplanan vergiler, devletin kaynakları ve bu kaynakların devletçe işletilmesinden elde edilen gelirlerin birleşmesi sonucu yapılan genel bütçeden ayrılan paydan.
Bu okullarda kimler okur?
TC Vatandaşlarının bir kısmının çocukları.
Peki bu vatandaşlar çocuklarını güya “zıkkım” denen ve yıllardır birilerinin gözüne batıp, diline dolanan bu okullara neden gönderir?
İmam veya hatip olsunlar diye mi?
Hayır.
Peki niye?

Birinci ve asıl neden çocuklar okusun ama eğitim alırken dinini öğrensin, helali haramı anlasın, salih insanlar olsun, Kur’an-ı Kerim’i su gibi okuyabilsin diye.

Görüştüğüm pek çok aile kendilerinin dini açıdan cahil olduklarını, çocuklarına öğretecekleri fazla bilgileri olmadığını ama bu tür okullarda eğitim alan evlatlarının kendilerinden daha fazla bilgili olmasından duydukları memnuniyeti ifade ettikleri gibi adeta hepsi anlaşmışçasına ortak bir cümle sarf ettiler.
“Ardımızdan bir Fatiha okuyacak çocuğumuz olsun”

İkinci nedene geliyorum bakın burası da çok önemli.
Aileler kızlarının başları örtülü olarak okuyabildikleri tek okulun İmam Hatip okulları olduğu için gönül rahatlığı ile yollayabiliyorlar.

Türkiye’de kızların okutulması her zaman erkek çocuklardan geride kaldığı için, bu tür okulların olması, okumanın önemini az da olsa anlayabilmiş veya gerek kanun yoluyla gerekse diğer yollarla bir şekilde ikna edilmiş aileler için önemli bir durum. 
Adam esasen okumasını istemediği kızını okula yolluyor ama çocuğunun başı örtülü olarak gidebildiği ve dinini iyi öğreneceği bir okulun var olması ikna olmasında önemli etkenlerden biri oluyor.

Ailelerin hiçbirinde çocuklarımız dini eğitim alarak okusunlar da sonra büyüyüp devletin işleyiş yapısını değiştirerek İslam ile idare edilen bir yönetim kursunlar düşüncesi yok.
Hemen hepsinin tek çıkış noktası, dininin gereklerini öğrenerek, bilerek eğitim almaları ve hayırlı evlat olmaları.
Zamanında hepsi katkıda bulunmuşlar mı maddesel olarak? Evet…
Şimdi de bulunuyorlar mı? Evet…
Hatta koskoca binaları yapıp devlete hibe ediyorlar mı? Evet…

O zaman son sözü de millet söylüyor…

İnancımızı bile bize çok görenlere verdiklerimizin hepsi “Zıkkım olsun”

Bize bunları reva görenlerden “Hakkımız olsun, hakkımız olsun, hakkımız olsun”

 

Çiğdem ALTINÖZ - 10 TEMMUZ 2008 PERŞEMBE