Yazı

Hayat üzerine

Hayat bazen bize öyle resimler sunar ki gerçek sandıklarımızın hayal, hayal diye düşündüklerimizin gerçek olduğunu görür de şaşa kalırız.

Ve yine kendimizi önemserken birden önemsizleşiverdiğimizi anladığımız zamanlar olur.
Çok önemsiz gibi hissederken birden merkeze oturuverdiğimizi görüp de şaştığımız zamanlar da olur.

Bazen saklanırız.
Kimden ? 
Tabi ki kendimizden
Bazen de herkesten ve her şeyden

Bazen ailemiz odaktadır
Ama bazen öyle anlar gelir ki yok olmalarını bile düşünüveririz bir öfke fırtınasında.
Bazen her şeye sahip gibiyizdir bazen ise ne fakir.

Bu iki yüzü farklı gösteren aynada kendi görüntümüzden korktuğumuz, tiksindiğimiz veya beğendiğimiz zamanlar olur.
Bize sunulana rıza göstermediğimiz aç gözlülüklerimiz, sunulanı kabul edip şükürlerimiz de olur.

Doymadan aç kalktığımız sofralara benzer yaşadığımız.
Tadı damakta kalan ama bir yalamada eriyip giden dondurma keyfinde bir yaşam olduğu gibi
Tadı damakta kalmasın istesek de ağzımızı yakan bir biberdir yaşam aynı zamanda.

Gelenler olur, gidenler olur
Kalanlar olur , konaklayanlar olur, kapıdan uğrayanlar olur...
Kalsın diye kolundan asıldıklarımız da
Gitse diye gözünün içine baktıklarımız da
Hiç gelmese diye düşündüklerimiz de 
Hemen gelse diye beklediklerimiz de 
Gelmesinden ümit kestiklerimiz
- ve bir daha asla geri gelmeyeceğini bildiklerimiz…

Varlığından tad aldıklarımız ile varlığına tahammül bile edemediklerimiz arasına sıkıştırılmış bir yolda yürümekle geçer ömür.

Tıpkı şehirlerarası yolculukta yanına kimin bineceğini bilemeyeceğin gibi bir sürprizler yumağı , çaresizlik ve tedirginlikler zinciridir yaşam...
Bazen baktığın ama görmediğin
Bazen görüp de görmezden geldiğin
Bazen de görülmek için çırpındıkça battığın…

Kafandan geçenle yaptığının birebir aynı olmadığı 
Olmak istediğin ile olamadığının acısını sürekli hissettiğin,
Bazen olmak istediğin gibi olduğun halde yine de yetersiz ve eksiğim diye hayıflandığın, 
Kendi sorgulamalarından kaçtığın zamanlarda sorularınla başkalarını bunalttığın,
Çok sevdiğin halde sevilmediğini hissettiğin,
Nefret ettiğin halde tapılasıya sevildiğini görerek şaşakaldığın,
İhanete uğradığın, ihanet ettiğin,
Yalansızım derken en büyük yalanı söylediğini bildiğin,
Gerçeklerle yaşarken yalanlarla mücadele ettiğin,
Kendine bile dürüst olamadığın zamanlarda karşındakileri eleştirebildiğin,
Hiçbir şey ile çok şey arasında istek sınırlarını çizemediğin,
Düşündüğündeyse avuçlarının hep boş olduğunu hissettiğin bir varlık yokluk karmaşasıdır hayat…


Kıvrılışında ana rahmi özlemi
Kıvranışında aşk arzusu
İnleyişinde 
- bazen acı, bazı şehvet 
Serzenişinde beklenti
Seslenişinde sitem
Bekleyişinde umut
Arayışında çaresizlik
Varoluşunda gizem
Kaybedişlerde elem
Oluşundan ölüşüne bir hikmet zinciridir hayat


Ama şöyle düşün bir an…

- hiç hissedemeseydin
- ve de düşünemeseydin

Rayların üzerinden kayan boş vagonlar gibi 
- ki onların bile sıralanışında ve gidişinde bir sebep vardır, 

Dünyaya gelen, yaşayan ve ölen bir “hiç” ya da “ şey” olsaydın?
 

 

Çiğdem ALTINÖZ - 24/08/2007