Yazı

BAYRAM YAZISI

Değer verdiğim bir hanımefendi bayramımı kutlamış ve demiş ki:

Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. 

Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.

"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.

”Gerektiğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.”

”Güne gülümseyerek başlamak bayram, günaydın bayram, iyi akşamlar bayramdır.” 

"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum" bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

”Dostlarından, gözü yaşlı ayrılmak da bayramdır.” 

“Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek Bayram… 

Sevdiklerinle geçen her gün, en iyi bayramdır…

İyi bayramlar…


Sevgili Aysun Cervatoğlu hanımefendinin yazdıklarının hepsine gönülden katılıyorum. Hoşuma gittiği için sizlerle de paylaşmak istedim.
Ancak…
Bu satırların arasında Kurban bayramının ifadelendirilmemiş olması hüzün verdi bana… 

Oysa şunlar da eklenebilirdi:

İçinde coşku ve heyecan duyarak kurban seçmek,

Kardan ak beyaz tülbendi kendisine kurban olmak nasip edilmiş hayvanın gözlerine örterken içine dolan anlatılamaz hislerle gözlerinden inci taneleri akıtabilmek,

Çocuğuna bunun nedenini, niçin yapıldığını en güzel ifadelerle anlatarak onu hem bedenen hem ruhen hazırlayabilmek, alnına bir damla kan sürebilmek,

Ya Rabbi, İbrahim aleyhisselamın kurbanını kabul ettiğin gibi, benim kurbanımı da kabul eyle diyerek, dileğini söylemek,

Kurban kesildikten sonra, dünya kelamı konuşmadan iki rekat nafile namaz kılmak,

Etin üçte birini evde bırakmak, üçte birini komşulara, gerisini fakirlere vermek (müstehab,
Ya da tüm kurbanı fakirlere bağışlayabilmek,

Bütün bunlar bittiğinde kesilen kurbanın etinden mis gibi kokan kavurma yaparak yiyebilmek ve gönül huzuru ile bayramlaşma faslına geçebilmek en güzel bayramdır.

***

Yıllardır bir kampanya yürütülmekte…
Kurban kesilmesine itiraz eden hayvan hakları savunucularından başlayarak , bu vacibi yerine getirmek isteyenleri canilikle suçlayan bir kısım insanların, her sene giderek artan bir dozda seslerini yükselterek kurban kesimini vahşet diye nitelendirmelerine şahit olmaktayız.

Buna ilaveten televizyon kanallarında kaçan hayvanların yakalanma çalışmalarını defalarca izletip, boya akan dereye,"işte bakın kan akıyor" diyerek uyduruk haber yapanlardan tutunuz da , özellikle seçilmiş olumsuz görüntülerin öne çıkarıldığı resimleri gazetelerde kullanıp, kurban kesmenin ruh sağlığına zarar verdiğini, şehirlerin kirlendiğini söyleyenlere, dini kitabımızda böyle bir bayramın ve kurban kesmenin yeri olmadığını iddia edenlere kadar belli bir kesimin hani neredeyse kurban bayramı kaldırılsın, hayvan kesimi tamamen yasaklansın diyecek hale gelmelerini görmek üzüyor beni.

Sanki farz kılınan her şeyi hem bilip hem de yapıyormuş gibi kurban farz değildir diyenlere din dersi verecek değilim ama kurbanın farza yakın bir vacip olduğunu da yazmadan duramam. 
Hac suresinden hareketle kurbanın salt hacca gidenlere özgü olduğunu, gidilen yerde kesilmesinin bu tür görüntülerin yaşanmaması açısından daha iyi olduğunu öne sürenlere , kurban kesmenin farza yakın vacip olduğu kadar , peygamber sünneti de olduğunu belirtelim ve Hacca gidildiğinde orada kalış gününe göre (mukim veya seferi), vacip ya da şükür kurbanı kesileceği gibi dilediği birine kurban vekaleti vererek istediği yerde kestirilmesinin mümkün olabildiğini, ayrıntılara girmeden yazalım.
Hoş kurban karşıtlarına ne desek boş ama, biz vazifemizi yapmış olalım.

Başta İslam alemi olmak üzere, tüm okurlarımın Kurban bayramını kutlarken, son sözü rahman ve rahim olan Alemlerin Rabbine bırakalım. 

“Şüphesiz biz sana kevseri verdik. O halde Rabbın için namaz kıl ve kurban kes. Şüphesiz soyu kesik olanlar, sana buğz edenlerdir.” (Kevser Suresi)

Çiğdem ALTINÖZ - 18/12/2008